15



           

           Yazarlar günışığı kitaplığının 15. yılı için yazdı. 31 yazar kendi gençliklerinin öykülerini yazdı.

Kitaptan beğendiğim birkaç hikâyeyle ilgili notlarımı paylaşmak istiyorum:

Mine Söğüt/Defalarca Kayboldum:
        
Beş yaşımda, bir baykuştan evhamı öğrendim.(16)
On yaşımda, bir tırtıldan dönüşmeyi öğrendim.(17)
On beş yaşımda, bir aslandan vahşetin asıl anlamını öğrendim.(17)
Yirmi yaşımda, bir taştan insanın kendi kaderini kendisinin yazdığını öğrendim.(18)
Yirmi beş yaşımda, ormanda kendimden kendimi öğrendim.(18)
         Yazar her ormanda kayboluşuna bir şey öğrenmiş.
Otuz yaşımda nihayet başladım yaşamaya.
         Defalarca kaybolduğum o deli ormanda.

         Bu hikâyeden sonra bende düşünmeye başladım. Acaba ben neyi nerden öğrendim diye. Fark ettim ki daha yolum uzun, çok şey var öğrenecek. Ben nerede kaybolacağım acaba defalarca ve ne zaman öğreneceğim kendimi kendimden.

Murathan Mungan/Mendilim Köşe Köşe…
         Hikaye yazarın yaylaya çıkış anılarını anlatmasıyla başlıyor. Hikayeyi okuduğumda yazarın çocukluğuna ait yazdıklarında tabiat öne çıkıyor.

Çocukluğuma ait anımsadığım bütün mutlu anılarımın tabiata ilişkin olması bir rastlantı olamaz herhalde; tabiatın kendisi başlı başına mutlu edici bir şey sanırım…(41)

         Yazar için anılarındaki mutluluğunda tabiat gizli. Ben de düşündüm acaba benimkinde ne gizli olacak. Acaba ben büyüyüp çocukluğum diyebileceğim yaşa geldiğimde bütün mutlu anılarımda ne olacak.
         Ayrıca hikayede yazar çocukken oynadığı bir oyundan da bahsetmiş: mendilim köşe köşe. Yazar çocukluğunun oyunlarından biri olduğunu söylüyor mendilim köşe köşe için ama ekliyor:

Bu oyunu oynarken diğer çocuklar kadar şen ve kaygısız değildim ben. Sonradan öğrendiğim kavramlarla terimlendirecek olursam, saf değiştirme ve güçler dengesi üzerine kurulu bu oyunun doğasında hoşuma gitmeyen, hatta içimi acıtan, ama ne olduğunu bilmediğim, adını koyamadığım tuhaf bir şey vardı. Diğer çocuklardan farklı olduğunuzu anladığınız böyle anlarda insan önce dışlanmış hisseder kendini.(49)

         Sanırım bende yaşamıştım daha da küçükken farklı olma duygusunu. Yazarın bu oyundaki güçler dengesizliğini ve zaman geçtikçe oyunda yapılan hilelerden rahatsızlığını anlıyorum sanırım. Belki de bu yüzden bu kadar sevdim bu hikayeyi anlatılanlar tanıdık geldiği için. 




Murat Gülsoy/ Bir Yılbaşı Dayağı:
         Yazar 1981 yılının 31 Aralığında yediği dayağı anlatmış ama aynı zamanda 15 yaşının hikayesini de anlatmış. Bu hikayede en sevdiklerim arasında. En sevdiklerim arasına çünkü hikayenin başların da yazar on beşli olmaya değinmesi yakın geldi. Sonuçta bende on beşli sayılırım artık.

İnsan on beş yaşına geldiğinde, artık davranışlarını büyüklerinden izin almadan sürdürmenin yollarını arıyor.(84)

Sanırım on beş olmak çoğu kişiye aynı hissettiriyor. İnsan on beş olduğunda kendini daha bir büyük görmeye başlıyor sanki. Oysa daha on beş senelik bir varlıktan söz ediyoruz. Seksen yıllık ömürlerin yanında gerçekten çok az geliyor düşününce

İnsan bazı şeyleri son kez yaptığının farkında olmuyor çoğu zaman... Bunların her birini son kez yaptığım bir gün olmalı hayatımda, ama insan hiç birini hatırlamıyor.(84)

Sanırım buda doğru. Evet, daha on beşim ama benim içinde bazı şeyler son kez yapıldı. Biliyorum. Ama... Gerçekten de insan hiç birini hatırlamıyor.


Behçet Çelik/ Uzun Sürmüş On Beş Yaşım:
         Bu hikaye sanrım en beğendiğim. Yazar gibi bende önemsiyorum on beş yaşımda olmayı.
Neden önemsemiştim on beş yaşını? Yetişkinliğe, büyüklerin dünyasına gireceğim kapı sanmış olabilirim… Öyle ya da böyle, önemli bir yaştı benim için. Büyüklere diklenirken, “Ben artık on dört yaşımdayım,” demek, aynı şey değildi.(280)

Gerçekten de değil. Kendimi nedense on dört yaşın aksine daha büyük hissediyorum. On beş yaşın da olmak gerçekten de büyük olmaya adım atmak benim gözümde. Aslında bu birazda korkutuyor insanı. Sonuçta büyük olmak, bilmediğimiz zorlu bir dünya gibi gözüküyor. Kendimizi büyük hissetsek de on beş yaş aslında arada kalmış bir yaş. Yetişkinlerin gözünde çocuk gibi gözüksen de kendi içinde geliştiğini ve değiştiğini fark ediyorsun. Gerçekten de zor ve uzun bir yaş on beş olmak!



Kitaptan beğendiğim bölümlerle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaştım. Umarım kitap hakkında bir görüşe sahip olmanızı sağlamışımdır. Gerçekten de okunması gereken bir kitap. Başkalarının on beş anılarını okumak gerçekten ilginç.
İyi okumalar!

Yararlandığım Kaynaklar ve Daha Fazla Bilgi İçin:
http://gunisigikitapligi.com/kitaplar/on-bes/
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=587191

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder