Baba ve Piç, Mart 2006'da Metis Yayınları tarafından basılmış Elif Şafak'ın dokuzuncu kitabıdır. Türk ve Ermeni asıllı iki aileyi İstanbul ve Amerika üzerinden anlatmıştır. Çakmakçıyan ve Kazancı ailelerinin hayatları bize Ermeni-Türk ilişkilerini her iki cepheden de geniş bir zaman dilimini ele alarak anlatmaktadır. Kitapta; Türklerin ve Ermenilerin günlük yaşlamları, düşünceleri irdelenmiş; ortak duygu ve düşünceleri, benzerlikleri üzerinde durulmuştur.
Asya Kazancı ve Armanuş Çakmakçıyan romanın merkezindeki iki halkın ana karakterleridir. İki halkın gençlerinin de günümüzde neler düşündüğünü yansıtmaktadır. Bunun yanında romanda ki diğer karakterler oldukları düşünceleri kuşaktan kuşağa nasıl geçirdiğini ve kuşaklar arasında ki benzer ve farklı düşünceleri görmemizi sağlar. Yazar iki halkı karşılaştırabilmek için Ermeni meselesini ele almıştır. Romanın merkezindeki Ermeni meselesi İki taraf üzerinden de ele alınmıştır.
...Bütün akrabalarını 1915'te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum (Sayfa 68)
Bu cümle Ermenilerin Türkler üzerindeki düşüncelerinin genelini yansıtmaktadır ve romandaki Ermenilerin düşüncelerini yansıtan ilk cümlelerdir. Romandaki Ermeni karakterlerin hepsi Türkler’den nefret etmektedir. Nefretlerinin nedeni 1915’te Türklerin Ermeniler’e yaptıklarıdır. Geçmişlerini bir an bile unutmadıklarını ne zaman Türk konusu açılsa 1915’i hatırlamarından ve nefretlerini konuşmalarından anlayabiliriz.Çakmakçıyanlar’ın gözünde Türkler kasap olarak adlandırılabilir.
Yazar sadece bir Ermeni ailesini kullanmamıştır. Türkler’den hazzetmeyen yarı Amerikalı gençlerin buluştuğu bir chat odası olan Cafe Constantinapolis’in Anuş Ağacı adlı forumunda yazan konuşmaları da romanda yer almaktadır.
... Sıradan Türklerle ne konuşacaksın eğitim görmüşleri bile ya Milliyetçi ya cahil (Sayfa 140)
Forumdaki bu cümle başka bir Ermeni gencinin görüşlerini yansıtmaktadır. Bu cümle sayesinde diğer Ermeni gençlerinin de aynı düşüncelere sahip olduğuna ulaşabiliriz.
Denedim ama zor. Evdeki kadınla ailemin hikayesini samimi bir alaka ve üzüntüyle dinlediler, ama ondan öteye geçemiyorlar. Türklerin gözünde geçmiş başka brir ülke.(Sayfa 202)
Forumda yazan bu cümle Anuş Çakmakçıyan'a aittir ve İsanbul'a Kazancı ailesinin yanına gittğinde ilk günlerde ki gözlemlerine dayanarak yazmıştır. Bu cümle Türklerin meseleye nasıl yaklaştığını gösteren en genel cümledir. Armanuş'un derdini Türklere karşı bir nefret içersede samimi bir şekilde ve üzüntüyle dinledikleri belirtilmiştir. Bu cümle ise Türklerin genel karakteristiközelliklerini açıkça belirtmektedir.
Romanda Ermenilerin gözünden Türklerin görüşleri anlatıldığı gibi sadece Ermenilerin tarafnda durulmamış olaya Türklerin gözünden de bakılmıştır.
"Ermeni" kelimesi Kafe Kundera*'da kimseyi şaşırtmazdı ama "Ermeni- Amerikalı" başkaydı. "Türk- Ermeni" zaten "biz"den demekti. "Ermeni- Ermeni" de hiç sorun değildi; "Türk- Türk" olanlar gibi bildik bir şey benzer kültür, benzer maya benzer kumaş demekti. Ama "Ermeni- Amerikalı", diysporada beyni yıkanan ve bu yüzden Türklerden nefret eden biri anlamına geligeliyordu. Bütün başlar Armanuş'a dönmüştü.
Bu cümleler aile dışında ki insanların Ermenilere olan görüşlerinin başlangıcı ve en genelidir aynı zamanda Ermeni ve Türk halkı arasındaki benzerlikleri de genel olarak belirtmiştir. Ermenilerin genelinin aksine Türklerin geneli Ermenilere büyük bir nefret duymamaktadır ama Ermeni- Amerikalılarla ilgili net bir görüşe sahip olmadıkları da açıkça belirtilmiştir.
Soykırım aşırı ağır, fazalasıyla yüklü bir kelime. Sistematik, örgütlü ve belli bir ırkçı felsefeye dayandırılan topyekun yok etme faaliyeti demek. Doğrusu bu sıralarda Osmanlı devletinin böyle bir yapısı olduğuna emin değilim. Ama Ermenilere yapılan haksızlığın farkındayım. Bakın, ben tariçi değilim. Bu konularda bilgim sınırlı ve yanlı. Ama kabul edin, sizinki de öyle. Bu durumda yapılacak şey geleceğe bakmak, onu farklı kılmaktır.
İşte farkımız burada ortaya çıkıyor. Sen geçmişi elinin tersiyle bir kenara kaldırıp, "Hadi yeniden başlayalım" diyebilirsin. Biz diyemeyiz zalimin geçmişle işi yok. Mazlumun ise geçmişten başka tutunacak dalı yok. (Sayfa 287)
Forumda yazan bir Türk ve bir Ermeni genci arasında geçen bu konuşmalar iki tarafın görüşlerinin net olarak kaşılaştırıldığı ve tartışıldığı bölmdür. Ermeni gencin yazdığı kinci bölüm taraflı olmakla birlikte Ermenlerin gözünden baktığımızda neden bir tarafın bu kadar sıkı geçmiş bağlı olduğunu diğer tarafın ise daha rahat olduğunu anlayabileceğimiz bölümdür.
Söylesenize bu gün bu devirlde ortalama bir Türk'ten ne bekliyorsunuz Allah akına... Acınızı, yasınızı azaltmak için ben ne yapabilirim?
Devletin özür dileyebilir.
Devletim mi? Benim devletle işim olmaz.
Madem öyle kendin özür dileyebilirsin.
Şahsen hiç alakam olmayan bir şay için özür dilememi mi istiyorsunuz?
Sana öyle geliyor. Alakan vr aslında... Devletiniz tarihi inkar ediyor, o devleti de sizler var ediyorsunuz. Suça ortaksınız demektir bu. Hep beraber bir inkar politikasıdır bu...(Sayfa 289)
Çok ayrı noktalarda duruyoruz. ....ve atalarımın sizin atalarınıza verdiği bütün acılar için özür dilyebilirim.(Sayfa 290)
Bizden özür dilemen pek bir anlam ifade etmiyor aslında. Türk devletini önünde yüksek sesle özür dile.
Doğrusunu isterseniz ... Diyasporadaki Ermenilerin arasında Türklerin soykırımı kabul etmesini asla istemeyecek olanlar var. Çünkü Türkler bunu kabul edecek olursa ayağımızın altndaki halıyı çekip, bizi bir arada tutan en güçlü ve belki de tek bağı ortadan kaldıracaklar. Tıpkı Türklerin yapılan haksızlığı inkar etme alışkanlığı olması gibi, Ermenilerin de yapılan haksızlığın hatırasına dört elle yapışıp, "mazlum" kimliğinin keyfini sürme alışkanlığı var. Görünüşe göre ikitaraın da değişmesi şart. İki tarafın da acilen erk tmesi gerekn kabuklanmış dogmaları var.(Sayfa 291)
Yine forumda yer alan bu konuşmalar Asya Kazancı ve diğer Ermeni gençlerin arasınd geçmiştir. Çözüme yönelik yapılan ilk konuşmalardır. Daha önceki kouşma ve tartışmalar sonuca odaklı değildir. Fakat bu konuşmalar çözüme ulaşmak içindir. Son bölüm bir Ermeni genci tarafından yazılmıştır. Baştan beri Türklerden nefret etsede son bölmdeki cümleleri çözüme neden ulaşılamadığını net bir şekilde özetlemiştir.
*Kafe Kundera: Asya Kazancı'nın sık sık gittiği ve bolca zaman geçirdiği, arkadaş grubunun buunduğu kafedir.
NOT: Romandan yaptığım bu alıntılar sadece bir kısmnı içermektedir. Daha fazla detay için okumanızı öneririm. Her iki tarafın görüşlerini de anlamanıza yardınmcı olacağını düşünüyorım. Ayrıca yazar Ermeni- Türk meselesini kurubir dille anlatmamış romanda iki ailenin hayatına da farklı olaylarla yer vermiştir.
Yararlandığım Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Baba_ve_Pi%C3%A7
Baba ve Piç Dava Dosyasından, Metis Yayınları, 25.09.2006
Lince açık çağrı, Radikal, 16.09.2006
Yararlandığım Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Baba_ve_Pi%C3%A7
Baba ve Piç Dava Dosyasından, Metis Yayınları, 25.09.2006
Lince açık çağrı, Radikal, 16.09.2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder